6 Ocak 2019 Pazar


Can çekişiyor AŞK...



Acılardan nasıl kurtulur insan?
Zamanla diner mi acılar
ya da alışılır mı acıya?
Ya unutunca?
!
Seni sevmek,
bir masal ağacında bitmeyen baharı izlemekti.
Haberini alamamak,
kara kış demekti, soğuk, kar, boran demekti…
Hele amansız bir özlem palazlandıysa içimde
ve sen gelmediysen rüyalarıma bile,
sisli- gri-soluk benizli bir sonbahar çökerdi üstüme, anlatamam…
İşte bazen,
dört  mevsimi bir arada yaşamak,
çoğu kez acılardan mutluluk duymaktı seni sevmek…
!
Şimdi,
zaman hızla kemiriyor hüzünlerimi...
Hüzünler talan ki onlar aşkınla beslendi bildim bileli…
Gözlerim ıslanmıyor artık haylaz yağmurlarında,
eskisi gibi ağlatmıyor türküler beni...
Dipsiz bir göl gibi sakin ve huzurlu, bilsen ne kadar az düşünüyorum seni!..
Yalanlasam da alışıyorum yokluğuna:
oysa bir zamanlar sensizlik, mevsimi olmayan bir ülkede yaşamaktı bana…
!
Üzgünüm, kırgın ve kızgınım, hem de çok!...
Pervasızca can çekişiyor AŞK
ve  
istemesem de unutuyorum seni;
biraz sitem, biraz kahırla
ama en çok acıyla, en çok acıyla!..


****

değişen birşey yok...


 Yıl 2019,
Değişen bir şey yok;
yıllara değil,
hasrete yenildik yine!..
...
Bomboş sokaklarda gezdim geçen gece, 
biraz yorgun, biraz sarhoş ama sarmaş dolaştım seninle…

Öyle başbaşaydım ki hayalinle,
sadece ikimiz vardık, bir gölgemiz, bir de ayak sesimiz...

Kâh yürüdük yan bastı ayaklarımız;
kâh saklanıp bir saçak altına, koklaştık durduk gizlice…

Hani bana o çok yakıştırdığın kahverengi sigaradan yaktım bir ara ve
şöyle derin bir nefes çekip savurdum ince yağmura… 

Nasıl oldu bilmem;
parke taşlı dar sokakta yok oluverdi 40  yıllık yalnızlığım ve
tam o anda şuradaki sokak lâmbasının altında,
siyah geceye inat sarıldım sana…

Sonra hani o loş, hani o küf kokan,
hani o çıkmaz sokağın kuytusunda keşfettim dudaklarının tadını…

Su gibi akan zaman, yıldızsız gece, şu yağmur, şu ıslak sokaklar,
şu şarkı-şarkımız, yeni bir yıl ama eski biz...
...
Hangi yeni yılda, hangi bilinmez zamanda, neler değişecek  kim bilir;
belki zaman, belki hasret, belki de aşk olacak sebebimiz...

Ama şimdilik değişen bir şey yok
---yıllar önce yazılmış bu blogun birkaç cümlesinden başka!------


***

27 Eylül 2018 Perşembe

UZAKLIKLAR...fatma iyibilgin: AŞKın HATIRIna...

UZAKLIKLAR...fatma iyibilgin: AŞKın HATIRIna...:

 Bilmezsin; yaşadığım her yerde ama en çok bu şehirde özledim seni…

 En çok bu şehirde ağladım kana kana, geceler boyunca... ...

AŞKın HATIRIna...





Bilmezsin;
yaşadığım her yerde ama en çok bu şehirde özledim seni…
En çok bu şehirde ağladım kana kana, geceler boyunca...
Bir sabah senin kollarında uyanmanın hayalini ilk bu şehirde kurdum...
Hiç beklemediğim bir gün çıkıp geleceğini düşleyerek, burada sarıldım umutlara...

Bilmezsin;
hayatın soysuz karmaşasında  en çok seni düşünerek nefeslendim bu şehirde... 
En çok bu şehirde, en çok Eylül'de…
Yine Eylül, yine  aklımda-yüreğimdesin işte, en sevdiğim şehirde…
 Akdeniz kokulu bir meşk akşamında, seni söylüyor hicaz şarkılar dinle
ve mehtapla aydınlanan avare bulutlardan gülümse bana, haydi!..

Bilmezsin;
en çok  bu şehirde bekledim seni
ve çaresiz bir boyun eğişle bu şehirde unutmak istedim ama olmadı-olmuyor işte!..
Gelmeyince,  beklemeyince, hele unutunca hiç olmuyor!..
Sen zihnimde-içimde, sen hayallerimde olmayınca öyle eksiliyor ki bu şehir!..

Bu yüzden  yine bağışlıyorum seni, her Eylül olduğu gibi; tüm gücenikliğimin inadına,
ama bu şehrin hatırına, AŞKın HATIRIna bir daha, bir kez daha!..

****

31 Mayıs 2018 Perşembe

aşklar bakım ister...



“Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti..."(C.Süreya)
Biri söyler mi bana;
Madem ki bitmeye mahkûmdur bakımsız aşklar,
ayrılığı kışkırtmak için midir bu aymazlıklar?
“Biz” olabildikleri zamanları nasıl harcar insan böyle  sorumsuzca?
Nasıl anlamaz avuçlarından akıp giden zamanla beraber aşkın da akıp gideceğini?
Ve insan, nasıl duymaz bağıra çağıra gelen kopuşların ayak seslerini ?
Adam ısrarla kadının gözlerine bakar, çekinerek eline dokunur, alkolden peltekleşmiş diliyle;
“Seni seviyorum, anlıyor musun?” diye tekrarlar…
Kadın suskun, sitemli, fısıldar;
“Yapma! Böyle sevmek olmaz! Farkında değil misin? Umarsızlığa yenildi AŞK, özensizliğe yenildi ve sonunda bitti AŞK !..’’ 
...
Saatler gecenin yarısını geçmiş ve odası soğumuştur kadının, elleri, ayakları, hatta düşünceleri soğumuştur, oysa yüreği kor gibidir…
Aslında bilir;
daha fazla üşütmeden gece, daha fazla üşütmeden yalnızlık ve daha fazla üşütmeden vefasızlık; şu kekremsi aşk hikâyesinin izlerini yüreğinden silmelidir...
!
Halbuki şu an, şu uzun gecenin tam ortasında ona sarılıp yavaşça öpmek, o en masum, o en çocuk uykularında onu seyretmek vardır ya...
Bilir;
geçecektir, mutlaka geçecektir!..

***

28 Mart 2018 Çarşamba

herşey yeniden başlar...

Belli mi olur? 
Onu beklemekten vaz geçtiğimiz bir baharda 
belki de her şey yeniden başlar...