27 Eylül 2018 Perşembe

UZAKLIKLAR...fatma iyibilgin: AŞKın HATIRIna...

UZAKLIKLAR...fatma iyibilgin: AŞKın HATIRIna...:

 Bilmezsin; yaşadığım her yerde ama en çok bu şehirde özledim seni…

 En çok bu şehirde ağladım kana kana, geceler boyunca... ...

AŞKın HATIRIna...





Bilmezsin;
yaşadığım her yerde ama en çok bu şehirde özledim seni…
En çok bu şehirde ağladım kana kana, geceler boyunca...
Bir sabah senin kollarında uyanmanın hayalini ilk bu şehirde kurdum...
Hiç beklemediğim bir gün çıkıp geleceğini düşleyerek, burada sarıldım umutlara...

Bilmezsin;
hayatın soysuz karmaşasında  en çok seni düşünerek nefeslendim bu şehirde... 
En çok bu şehirde, en çok Eylül'de…
Yine Eylül, yine  aklımda-yüreğimdesin işte, en sevdiğim şehirde…
 Akdeniz kokulu bir meşk akşamında, seni söylüyor hicaz şarkılar dinle
ve mehtapla aydınlanan avare bulutlardan gülümse bana, haydi!..

Bilmezsin;
en çok  bu şehirde bekledim seni
ve çaresiz bir boyun eğişle bu şehirde unutmak istedim ama olmadı-olmuyor işte!..
Gelmeyince,  beklemeyince, hele unutunca hiç olmuyor!..
Sen zihnimde-içimde, sen hayallerimde olmayınca öyle eksiliyor ki bu şehir!..

Bu yüzden  yine bağışlıyorum seni, her Eylül olduğu gibi; tüm gücenikliğimin inadına,
ama bu şehrin hatırına, AŞKın HATIRIna bir daha, bir kez daha!..

****

31 Mayıs 2018 Perşembe

aşklar bakım ister...



“Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti..."(C.Süreya)
Biri söyler mi bana;
Madem ki bitmeye mahkûmdur bakımsız aşklar,
ayrılığı kışkırtmak için midir bu aymazlıklar?
“Biz” olabildikleri zamanları nasıl harcar insan böyle  sorumsuzca?
Nasıl anlamaz avuçlarından akıp giden zamanla beraber aşkın da akıp gideceğini?
Ve insan, nasıl duymaz bağıra çağıra gelen kopuşların ayak seslerini ?
Adam ısrarla kadının gözlerine bakar, çekinerek eline dokunur, alkolden peltekleşmiş diliyle;
“Seni seviyorum, anlıyor musun?” diye tekrarlar…
Kadın suskun, sitemli, fısıldar;
“Yapma! Böyle sevmek olmaz! Farkında değil misin? Umarsızlığa yenildi AŞK, özensizliğe yenildi ve sonunda bitti AŞK !..’’ 
...
Saatler gecenin yarısını geçmiş ve odası soğumuştur kadının, elleri, ayakları, hatta düşünceleri soğumuştur, oysa yüreği kor gibidir…
Aslında bilir;
daha fazla üşütmeden gece, daha fazla üşütmeden yalnızlık ve daha fazla üşütmeden vefasızlık; şu kekremsi aşk hikâyesinin izlerini yüreğinden silmelidir...
!
Halbuki şu an, şu uzun gecenin tam ortasında ona sarılıp yavaşça öpmek, o en masum, o en çocuk uykularında onu seyretmek vardır ya...
Bilir;
geçecektir, mutlaka geçecektir!..

***

28 Mart 2018 Çarşamba

herşey yeniden başlar...

Belli mi olur? 
Onu beklemekten vaz geçtiğimiz bir baharda 
belki de her şey yeniden başlar...

16 Şubat 2018 Cuma