5 Ağustos 2012 Pazar

Yolum "Amsterdam Gay Pride"a düştü...


(Amsterdam Gay Pride…İlk gün, ilk sürpriz! )
Son günlerde Antalya'da yaşadığım koşuşturmaların üzerimde bıraktığı yorgunluğu, serin bir Amsterdam gecesinde ve değişim evindeki rahat yatakta bırakarak, güne "merhaba" dedim.
Sabah şöyle  bir civarı tanıyıp, mahallenin Türk bakkalıyla ilk muhabbetimizi gerçekleştirdikten  sonra aldık elimize navigatörümüzü, aldık haritamızı düştük yola.
İlk gün hedefimiz, öncelikle 2-3 km uzaklıkta olan şehir merkezine ulaşmak, dolayısıyla şehir hakkında şöyle bir genel bir fikir edinmek, travel kartlarımızı edinmekti.
...
Yolumuza çıkan ilk kanalda bulunan teknelerdeki eğlence hali,  bize bir kutlama olduğu izlenimi vermişti.
Süsleme, giysi ve takılardaki pembe renk hâkimiyeti ise tarafımca, “kız bebek doğum kutlaması” olarak yorumlanmıştı…
?
Cahiliz işte; nereden biliriz bunun bir festivalin uzantıları olacağını !..
Gelmeden önce Amsterdam’la ilgili bilgi toplamıştık ama böyle bir festivalin varlığı dikkatimizi çekmemişti…
Yürüdükçe kalabalık arttı, yürüdükçe gürültü arttı, kanaldaki süslü, püslü, eğlenen yüzlerce insanın doldurduğu teknelerin sayısı arttı…
Afişlerdeki ve tişörtlerin önündeki yazıları okudukça,hele  teknelerde eğlenen insanlara dikkat ettikçe anladık ki, hayatımız boyunca hiç karşılaşmadığımız, belki de bir daha hiç karşılaşmayacağımız büyük  bir gay etkinliğinin içindeyiz (!)
Meğerse Amsterdam’da her yıl 2-5 Agustos tarihleri arasında “Amsterdam Gay Pride” dedikleri bir festival varmış, biz de tam ona denk gelmişiz….
!
Filmlerde izlemiş, kitaplarda okumuştuk, ama böyle alenî yaşanan durumlara hiçbir zaman şahit olmamıştık.
E haliyle baktık durduk valla; Biraz garipseyerek, biraz eğlenerek, biraz alışmaya, biraz da hoş görmeye çalışarak…
Gözünüzde canlandırmanız için, bazı görüntüleri sizinle de paylaşayım:
Eğlenen coşkulu kalabalıklar, müzikle hoplayan, zıplayan insanlar,  el ele, sarmaş dolaş, âşık ve seksi görünümlü erkeğimsiler…
Siyah deri giysili yakışıklı genç ve onun burnunda  takılı  halkanın zincirini tutarak gururla yürüyen orta yaşlı adam…
Teknelerin içinde,  popolarını  açıkta bırakan deri giysileriyle erkek erkeğe dans ederek eğlenenler...
Dilini dudağında gezdirerek, gelen geçenlere cilve yapan, yarı çıplak kadınımsı adam...
Yanındaki erkeğin kalçasını avuçlayıp sıkarak, sarmaş dolaş yürüyen erkek…
“I am gay for one day” yazılı tişörtleriyle gaylere destek veren kadınlar ve erkekler…
Alkol duvarını çoktan aşmış, porno bir filmden fırlamışçasına ulu orta öpüşen erkekler…
Ve daha neler neler…
Eve dönünce Hürriyet İnternet’te okudum ki; Hollanda’da 20 bin Türk gay yaşıyormuş. Festivalin  birinci  günü Türkler de bu festivale katılmışlar, hem de ilk kez .
( Ne yazık ki onları görme şansımız olmadı!)
Hollanda’nın ne kadar özgürlükçü, hele hele insan hakları konusunda ne kadar öncü bir ülke olduğunu okumuş, duymuştuk, ama gözümüzle görmek farklıydı…
Eşcinsellere resmi nikâhın serbest bırakıldığı ilk ülke olan Hollanda’nın, insan hakları konusunda ne kadar aktivist ve ne kadar özgürlükçü bir ülke olduğuna bizzat şahit olduk ki, bu bize Amsterdam’ın hazırladığı ilk gün sürpriziydi.