31 Mayıs 2018 Perşembe

aşklar bakım ister...



“Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti..."(C.Süreya)
Biri söyler mi bana;
Madem ki bitmeye mahkûmdur bakımsız aşklar,
ayrılığı kışkırtmak için midir bu aymazlıklar?
“Biz” olabildikleri zamanları nasıl harcar insan böyle  sorumsuzca?
Nasıl anlamaz avuçlarından akıp giden zamanla beraber aşkın da akıp gideceğini?
Ve insan, nasıl duymaz bağıra çağıra gelen kopuşların ayak seslerini ?
Adam ısrarla kadının gözlerine bakar, çekinerek eline dokunur, alkolden peltekleşmiş diliyle;
“Seni seviyorum, anlıyor musun?” diye tekrarlar…
Kadın suskun, sitemli, fısıldar;
“Yapma! Böyle sevmek olmaz! Farkında değil misin? Umarsızlığa yenildi AŞK, özensizliğe yenildi ve sonunda bitti AŞK !..’’ 
...
Saatler gecenin yarısını geçmiş ve odası soğumuştur kadının, elleri, ayakları, hatta düşünceleri soğumuştur, oysa yüreği kor gibidir…
Aslında bilir;
daha fazla üşütmeden gece, daha fazla üşütmeden yalnızlık ve daha fazla üşütmeden vefasızlık; şu kekremsi aşk hikâyesinin izlerini yüreğinden silmelidir...
!
Halbuki şu an, şu uzun gecenin tam ortasında ona sarılıp yavaşça öpmek, o en masum, o en çocuk uykularında onu seyretmek vardır ya...
Bilir;
geçecektir, mutlaka geçecektir!..

***