10 Ekim 2016 Pazartesi

anılarda yalnız kalmak...


Gidişin çok aniydi, beklenmedikti;
öldürmedi ama adeta ölüme denkti…
İşte tam o zaman;
yaşanmış ya da yaşanacak her şey
seninle birlikte elimden kayıp gidiverdi.

Köşe bucak saklanmış bir mektup,
kullanılmamış şehirlerarası bir otobüs bileti,
ve de sararmış bir vesikalıktaki gülümsemendi bana kalan…

Bir de izler kalmıştı senden geriye,
ne yaparsam yapayım bir türlü silemediğim İZler;
bıçak kesiği gibi derin, kimsenin göremeyeceği kadar gizli,
bazen içten içe sızlayan, bazen ölümcül bir sancıyla kanayan İZler...

Yani hiç kolay olmadı senden sonraki duygularımla baş etmek.
Yıllar geçip giderken, yaralarıma hep zamanı sürdüm ilaç diye, bir de AŞKı...

Evet aşk!
Yaşadıkça öğrendim ki:
Acılar aşktansa eğer, teselli yine AŞKtaydı.
Sevgili gitse de geriye aşk kalıyordu, aşkın özü kalıyordu.
Önünde sonunda AŞK  benimdi ve aşk bana kalan en büyük  hazineydi..."

O yüzden öyle sahiplendim ki AŞKı
sen gittikten sonra da sırtımı hep O'na dayadım ben !..
...
Ancak yaşLANdıkça yüreğimde korkular başladı;
o korkular ki en çok, “unutmak/unutulmak” bir de “anılarda yalnız kalmak”tı...
Şimdi,
o korkuları anlamsız kılmak için diyorum ki;
“Ben yaşadıkça AŞKı korusam ve seni unutmasaM;
sen de yaşadıkça beni unutmasaN 
ve 
anılarda beni yalnız bırakmasaN!"

****