29 Mayıs 2013 Çarşamba

gidenin ardından...

Toroslar’dan aşağı kıvrıla kıvrıla inen şehirlerarası yol, baharın teslim aldığı yemyeşil ovada sonsuzluğa uzanıyormuş gibi geldi bir an…
İnsan bu duyguyu,sevdiğine kavuşmak için düştüğü o bir türlü bitmek bilmeyen yollarda taşır hani; zamanın geçmediği, kilometrelerin tükenmediği...
Yollardayım...
Yollardayım ama bir anlayabilsem o yolun sonunda kime ulaşabileceğimi!
Aslında, bekleyenimi kaybettiğim o kentte beni özleyen hiç kimse kalmamışken artık, benim bu yollarda ne işim var ki?
Üstelik onun açmayacağı o kapıyı neden çalayım artık, niçin çalayım ki?
Gözlerim ağrılı, gözlerim yapış yapış...
Ya içimdeki öksüzlük, bilmem çoğalır mı yoksa eksilir mi?
...
Hani muhabbetle geçirilecek buluşmalar plânlamıştık seninle, neden aldattın beni?
Yaşadığını varsaymaya çalışıyorum ama olmuyor bir türlü işte.
Bu ani, bu kararlı, bu habersiz terkediş sana hiç yakışmadı ki!
...
Günler geçecek, küllenecek  acın; acın hafifleyecek zamanla, tıpkı her acı gibi.
Şimdi üzgünüm, bitkinim, yüreğim talan, yüreğim yangın yeri...
Söylemek için erken belki de geç, bilemem ki; 
                "Çok özledim ben seni!"


***

Hiç yorum yok: